Menu

 

15 Temmuz Zaferinin En Genç Şehidi

15 Temmuz Zaferinin En Genç Åžehidi

FETÖ'nün hain darbe girişiminde en genç şehit olarak kayıtlara geçen 15 yaşındaki Halil İbrahim, Şanlıurfalı 5 çocuklu bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi.

Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda Tuğgeneral Semih Terzi'yi vuran Astsubay Ömer Halisdemir, o kahramanların başında geliyordu.

Emniyet Özel Harekat Merkezi'ndeki şehit olan ikiz kardeşler Ahmet ve Mehmet Oruç, şehit polis Demet Sezen de simgeleşen şehitlerden isimlerdendi.

Boğaziçi Köprüsü'nde darbecilere karşı direnirken 16 yaşındaki oğlu ile birlikte şehit olan Erol Olçok'a tüm Türkiye ağladı.

15 TEMMUZ'UN EN GENÇ ŞEHİDİ

BÄ°ZÄ° YAKTILAR ALLAH DA ONLARI YAKSIN

FETÖ'nün hain darbe girişiminde en genç şehit olarak kayıtlara geçen 15 yaşındaki Halil İbrahim, Şanlıurfalı 5 çocuklu bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Ortaokulu bitirdikten sonra ailesine destek olmak için bir oto galerisinde işe başlayan Halil İbrahim, darbe girişiminde Bayrampaşa'daki Çevik Kuvvet binasına babasıyla direnmeye giderken başına isabet eden kurşunla hayatı kaybetmişti. Oğlunun şehadetinin ardından geçen bir yılı anlatan anne Hazal Yıldırım "Hala ilk günkü acıyı yaşıyorum. Mezarına gittik, onunla konuştuk. Sanki yanımızda, bizi duyuyor, görüyor gibi" dedi. Anne Yıldırım, FETÖ'cülere seslenerek, "Onlar bizi yaktı Allah da onları yaksın" diye konuştu.

TAÅžA TAKILDI SANDIM

Baba Bahattin Yıldırım ise oğlunu şehit verdiği gece şöyle anlattı: "Cumhurbaşkanı Erdoğan'n televizyondan halkı sokağa davet ettiğini duyan oğlum 'Hadi gidelim baba' dedi. Giderken arkadaşlarını da aradı, onları Çevik Kuvvet'in oraya çağırdı. Koştuğumuz sırada İbrahim düştü. Ben taşa takıldığını sandım. Ses gelmeyince elimi başının altına koydum. Ellerim kan doldu. Hastanede şehadet haberini aldık."

ASKER GÄ°BÄ° BEKLÄ°YORUM

Boğaziçi Köprüsü'nde darbecilerin açtığı ateşle şehit düşen 23 yaşındaki Onur'un babası Zeki Kılıç, bir senenin oğlunun hasretiyle geçtiğini anlattı. Oğlunun "vatan elden gidiyor" düşüncesiyle gittiği köprüde şehit olduğunu, köprüde son kez konuşurken kendisinden helallik istediğini aktaran baba Kılıç, "Vatanım sağ olsun. Keşke 10 evladım olsa da vatan için feda etsem. FETÖ'cü hainlerin tekrar bir darbe girişimine kalkışma ihtimaline karşı her gün bir asker gibi bekliyorum" dedi.

MAHŞER GÜNÜ SORACAĞIM

FETÖ'cülere, ülkeye ve kendisine yaşattıkları yüzünden hakkını helal etmeyeceğini belirten Kılıç, şöyle devam etti: "23 yaşında evladımı niçin vurdular bunu öğrenmek istiyorum. Mahkemelere de katılıyorum ama bir türlü öğrenemiyorum. Mahşer günü yakalarına yapışacağım. Zalim FETÖ'nün bu ülkeyi neden bu hale getirdiğini her birinden soracağım. Biz nasıl acı çektiysek Rabbim yüz binlerce katını onlara çektirsin.Biz vatanımız için ya öldürürüz, ya ölürüz, ağlamakla evladım geri gelmez 'Vatan sağ olsun' diyerek teselli buluyoruz."

ÖMRÜ DEMOKRASİ MÜCADELESİYLE GEÇTİ

İstanbul Çengelköy'de darbecilerin kurşunlarıyla şehit olan Halil Kantarcı'nın hayatı, adeta demokrasi mücadelesiyle geçmişti. 16 yaşında 'irticai eylem' iddiasıyla cezaevine girdi. Yıllarca hapis yattı, yargılandı. Hatta 28 Şubat sanığı olmaktan, 15 Temmuz şehidi olarak kurtulabildi. Kantarcı'nın son konuştuğu kişiyse, geçmişte cezaevinden onunla koğuş arkadaşlığı yapmış STAR gazetesi yazarı Yakup Köse'ydi. Kantarcı, Köse'ye "Buralar karışık" dedikten birkaç dakika darbecilerin açtığı yaylım ateşiyle hayatını kaybetti. Ağabey Murat Kantarcı, 15 Temmuz gecesi evinin yakınlığı nedeniyle Atatürk Havalimanı'ndaki darbecilere karşı direnmek için çıkmıştı evinden. Kardeşi Halil Kantarcı da aynı nedenle Çengelköy'deki darbecilere karşı direnişteydi. Ağabey Kantarcı o geceki son konuşmalarını şöyle anlattı: "Halil'in orada tek olduğunu biliyordum. Ona 'eve git, tek başına ne yapacaksın' dedim. 'Ben eve gidersem, sokaklar ne olur' yanıtını verdi. O zaman 'Yalnız kalma, ortak arkadaşları ara' dedim. Telefonu kapattıktan sonra birkaç arkadaşı arayıp, Halil'in olduğu yere gitmelerini istedim."

BİR GÜN ÖNCE ŞEHİT OLACAĞINI SEZMİŞTİ

İki kardeş, son olarak 03.10'da telefonda konuşmuşlardı ama 03.15'te açılan ateşte Halil Kantarcı şehit olmuştu. Kardeşine bir daha ulaşamadığını söyleyen Kantarcı sözlerini şöyle sürdürdü: "Halil'e ulaşamayınca, hastaneleri aradık ve bulduk. Daha sonra olay yerinin kamera kayıtlarını izledim. Darbeciler ateş açıyor. 5 kişilik gruptan bir tek kardeşim Halil şehit oluyor. Şehit olmak nasibinde varmış, şehit olmayı en çok isteyen insandı benim kardeşim. Ölmeden bir gün önce 'Ben ölürsem böyle hatırlayın' diye bir resim de paylaşmış sosyal medya hesabında."

28 ÅžUBAT MAÄžDURUYDU

Ağabey Murat Kantarcı, aradan geçen bir yılın ardından Halil Kantarcı'nın yokluğunu daha fazla hisseder olduklarını ama kardeşinin hep arzu ettiği şehitliğe ulaştığını söylüyor: "Taziyeler sonrası insanlar yavaş yavaş çekilince biz de anladık Halil'i kaybettiğimizi, çocukları da. Zaten Ali Cihat farkındaydı. Küçük çocukları Zeynep ve Ömer Tarık için çok zor oldu. Ama kızı, babasının ismini taşıyan anaokulunda okuyor. Halil'e zaten yatakta ölmek yakışmazdı. 37 yaşında şehit oldu ama hayatı demokrasi mücadelesiyle geçti.

ÅžEHÄ°T OLARAK KURTULDU

Halil, 16 yaşında girdiği cezaevinden yaşı 18'den küçük olduğu için tutuksuz yargılanmak üzere çıkmıştı. Sonra örgüt üyeliğinden 9 yıl hapis cezası aldı. Örgüt üyeliği iddiasıyla çeşitli suçlardan 22 yıldır yargılanıyordu. Halil şehit olmasaydı hala 28 Şubat dönemi davalarında yargılanıyor olacaktı. Yani aslında, 28 Şubat süreci sanığı olmaktan 15 Temmuz şehidi olarak kurtulabildi"

STAR-SELÄ°M EFE ERDEM

Yorum eklemek için giriş yapın
yukarı çık

Benzer Yazılar